7 Ağustos 2013 Çarşamba

Beni Seç # The Selection 1.kitap

Merhaba sevgili blog okuyucuları! Yeni yorumum, yine bir Dex kitabı olan Beni Seç, ya da orjinal adıyla 'The Selection' ile karşınızdayım.
Kitap, hayali bir ülke olan Illea'da geçiyor. Ana karakterimiz bu topraklarda önceden hüküm süren devletin adını taşıyor: "America". Öncelikle biraz o dönem de dünyanın durumdan bahsetmek istiyorum: Zaman tam belirli değil ancak şu an yaşadığımızdan daha sonra olduğu kuşkusuz zira Illea ülkesi III.Dünya Savaşı'dan sonra Çin hakimiyetine giren Amerika'nın yerine kuruluyor. Dünyadaki tüm dengeler değişmiş tahmin edilebileceği üzere, çevre ülkeler hakkında her ne kadar ayrıntılı bilgi verilmese de Illea'nın durumundan bunu anlamak kolay. Bir de belirtmeyi unutmuşum, Illea bir krallık. Ve yeni kurulduğu için ekonomisini düzene sokması biraz zor olmuş anlaşılan, zira çok sert çizgilerle belirlenen bir sınıf sistemine sahipler. İnsanların doğdukları andan itibaren taşımak zorunda oldukları birer etiket. Mesleklerini ve kimliklerini sınıfları belirliyor. Örneğin America beşinci sınıfa mensup bir ailede doğuyor ve mesleği sanatçılık. Tüm ailesi sanatla uğraşıyor. America'nın sevgilisi Apsen ve ailesi altıncı sınıf ve hizmetçilik yapıyorlar- tabi bu sonradan değişiyor, o ayrı-. Neyse, devam edelim. Evlilik yoluyla sınıf atlanabiliyor, ya da zenginseniz parayla üst sınıflara geçebiliyorsunuz. Böyle farklı bir sistem geliştirmişler. İlginç olan diğer sistem ise kraliçenin belirlenmesi. Prens evlenme çağına geldiğinde ülkenin her yanından uygun yaş grubundaki genç kızlar kura ile belirlenip saraya alınıyor. Prensle zaman geçiren bu kızlardan biri günün birinde kraliçe olma hakkını kazanacak. Bu olaya ise 'Seçim' deniyor.
Gelelim hikayemize.
Demin de bahsettiğim gibi ana karakterimiz America isimli bir genç kız. Beşinci sınıf bir aile olan Singer soyadını taşıyor kendisi. Soyadı gibi, bir şarkıcı. Beş çocukları olan bu ailenin maddi durumu baya bi' zayıf. Bu nedenle America 'Seçim' için uygun yaş grubunda olduğundan mektup aldığı zaman tüm aile havalara uçuyor tabii. Prenses olmasa bile saraya giren tüm kızların ailelerine yüksek miktarda ödeme yapılıyor zira. Fakat bir sorun var: America Seçim'e katılmayı reddediyor. Çünkü kalbi başkasına ait: bir altı olan Apsen'e! Ailesi bunu bilmiyor elbet. Oysa America her gece evinin yanındaki ağaç evde Apsen ile buluşuyor. Fakat Apsen oldukça fakir ve America'yı bu hayata hapsetmek istemiyor, bu nedenle onu Seçim'e başvurmaya zorluyor. America kendisine çıkmayacağına inanarak da olsa adını yazdırıyor ve tahmin edin ne oluyor? America seçiliyor elbet. Apsen'e kızgın da olsa saraya gidiyor. Tabii bulunduğu yerden ayrılmadan önce Apsen'i başka bir kızla görmenin affetmesine fayda sağladığı söylenemez.
Neyse, America kırık kalbiyle birlikte saraya doğru yola çıkıyor. Pek umut etmemesine rağmen diğer prenses adaylarından bir kaçıyla sıkı bağlar kuruyor. Saray ise ayrı bir hikaye. America'nın hayal bile edemeyeceği kadar lüks ve güzel oradaki her şey. Tek bir kötü yanı var, ailesinden, özellikle çok sevdiği kız kardeşi May'den ayrılmak ona çok zor geliyor. Geride bıraktığı hayatını çok özlüyor... Apsen'i de tabii. Bu nedenle belki de orada olmasının sebebi olan Prens Maxon'a çok kızgın. Hatta öyle ki onunla ilk karşılaştığında bunu ona bağırarak ifade etmekten çekinmiyor. Ama bu Prens Maxon'ı kendisinden soğutmaktan ziyade daha da yaklaştırdı ve aralarında bir aşk doğmasını sağladı. Bunun geleceğinin ilk ipucu:
"...Ben sadece... ben sadece -birlikte olmalarından bahsediyor- mümkün olup olmadığını bilmek istiyorum..."
"Evet, Maxon," diye fısıldadım. "Mümkün."
America tam Maxon'a ve saraya alışmışken karşısında geçmişinden gelen birini buluyor: Apsen. Saraya muhafız olarak atanmış ve aynı bölgeden geldikleri gerekçesiyle Prens tarafından America'nın koruması olarak atanmış. Bunun olayları ne kadar karıştıracağını söylememe gerek yok herhalde.
Daha fazla spoiler vermeden yorum kısmına geleyim. Evet. Bunun yorum olduğunu yeni hatırladım. :D
Kitabın dili son derece akıcı ve kurgusu daha ilk satırdan beni kendine bağladı. Öyle ki ikinci kitap için zor bekledim. Aynı şeyi ikinin sonunda da yaşadım ve hala üçünü kitap için deliriyorum. :D
Puanıma gelecek olursak... Hmm.. Oldukça zor bir karar ama sanırım 9.4 diyebilirim. 
Evet, bayıldım bu kitaba! Okumayı düşünen, iyi zaman geçirmek ve diğer kitapları için delirmek isteyen varsa kesinlikle tavsiye ediyorum. 

4 Ağustos 2013 Pazar

Zehir Ustası # Usta Serisi 1.kitap


Öncelikle hepinize kocaman bir merhaba sevgili blog okuyucuları! Bu ilk yorumumla karşınızdayım. Ve inceleyeceğim eser ise Dex şöleninin bir meyvesi olarak hayatıma dahil olan Zehir Ustası'ndan başkası değil!
Öncelikle kitap çok zekice tasarlanmış bir kurguya sahip bana göre. Sonraki sayfayı merak etmeye iten cinsten, Yelena'nın -ana karakterin- büyük sırrını ve dahil olduğumuz hayatını yavaş yavaş ama akıcı bir dil ile anlatıyor yazar bize. Kitabın sonuna kadar kızcağızın başından geçenleri tam olarak anlayamıyoruz bile! Kitabı özetleyecek olursak, bir hapishane hücresinde açıyoruz gözlerimizi bu fantastik dünyaya. Yelena'nın macerasına da aynı anda dahil oluyoruz elbet. Yelena idamını bekleyen bir mahkumken aldığı bir teklifle hayatı değişiyor; komutanın çeşnicisi olmak! 
"...Reyad'ın boğazını kesmemin üstünden geçen bir buçuk yılda yaşanan şeyleri düşündüm. Arkadaş edinme korkumu yenmiştim. Düşmanlarımla yüzleşmiştim. Aşkı kazanmıştım..."
Çeşnici olmak demek, eski kralın şatosunda, komutanın en yakınında durmak, her gün en lezzetli yiyecekleri tatmak demekti. Tabii ufak bir riskle beraber: komutanın sonunu getirmeyi planlayan zehir, önce Yelena'nın canını alabilir. Fakat kaybedecek bir şeyi olmadığına inanan karakterimiz teklifi kabul eder ve komutanın çeşnicisi olur. Kısa zamanda gözüne girerek güvenini kazanır. Ama bu yeterli değildir zira o, başka bir komutanın tek oğlunu öldüren bir katildir! Sarayda kalacağından emin olmak için komutanın başmuhafızı Valek ona 'Kelebek Tozu' adında bir zehir içirir. Eğer her gün panzehirini almazsa ertesi sabahı göremeyeceğini garantileyen bir iksir. Yelena, görünmez zincirlerle komutana ve Valek'e bağlanır böylece. 
Sarayda kaldığı süre boyunca süikast ve zehirler konusunda bir uzman olan Valek'ten zehirlerle ilgili dersler almaya başlar. Kısa süre içinde Valek'in emekleri karşılığını alacak, Yelena zehirler konusunda yeterli bilgiye sahip olacaktır. Lakin Yelena'nın en büyük düşmanı zehirler değildir ne yazık ki. Oğlunu öldürdüğü komutan Brazell intikam istemektedir. Bir de Ateş Festivali sırasında yoluna çıkan, Yelena'nın yaşadığı ülkede yasak olmasına rağmen büyü yapan bir kadın, kendisini öldürmeye çalışmaktadır.
Şimdi gelelim can alıcı kısma, yani vereceğim spoilerlar yardımıyla okuma keyfinizi bozabileceğim ya da merakınızı giderebileceğim bölüme.
Demin yazdım lakin yeniden uyarayım, buradan sonrası bol bol spoiler içermektedir, dikkat ediniz.
Öncelikle olayların geçtiği yerden biraz bahsetmek isterim. Karakterimizin yaşadığı Ixia isimli hayali bir ülke. Askeri Bölgelere, kısaca AB'lere ayrılıyor. Yelena, AB-5'te, komutan Brazell'in yetimhanesinde başlamış hayatına, en azından bildiği kadarıyla. Zekasıyla komutanın dikkatini üstüne çekince bir süre sonra sadist deneylerine alet edilmeye başlamıştır. Aslında bütün bunların nedeninin büyücü olması oluşu ise kitabın sonunda netlik kazanıyor. Neyse, Brazell Yelena'dan ümidi kesince onu oğlu Reyad'a verir. Reyad ise sadistliğe yepyeni anlamlar katabilecek kadar dengesiz biridir. Yelena'ya her türlü işkenceyi yapar. Bu anılar kitapta sayfalar arasına serpiştirilmiş bir biçimde okuyucuya sunuluyor, ancak en kötüsü, Yelena'yı boğazını kesmeye iten sebep ise Reyad'ın kendisine tecavüz etmesi ve kendisine yapılanları yetimhaneden getirilecek başka bir kıza da yapacak olmasıdır. Yelena, bir yıla yakın bir süreyi mahzende geçirdikten sonra komutanın çeşnicisi olur lakin Brazell hala oğlunun intikamını almak istemektedir. Kızın güvenliğinden endişe duyan Valek ona kendi süitinde oda açtırır. Aralarında uzun süre ikisinin de kafasını karıştıran, dalgalı bir ilişki gelişse de sonradan bunun sıcak bir aşka dönüşeceğini sevinçle söyleyebilirim. 
Brazell, sadece Yelena için değil tüm ülke için ne kadar büyük bir tehlike olduğunu çok tatlı bir yolla kanıtlamaya başlar kısa süre içinde. Her ne kadar spoiler bölümü olsa da ben bile o kadar acımasız değil sevgili okurlar, burayı okumanızı tavsiye etmek zorundayım. 
Kitabın ortaların ortaya çıkıp sonlarına doğru belirginleşen karakterlerden biri ise önceleri Yelena'yı öldürmeye niyetlenen büyücü Irys idi. Yelena'yı bir festivalde köşeye kıstırmış ve canını almaya yeltenmişti fakat büyü-işlemez Valek tarafından engellenmişti bu girişimi. Her ne kadar çoğumuz bu nokta da Irys'den soğusa da sonradan paha biçilemez yardımları olacağını söyleyebilirim.
Ve son sözlerin beni benden aldığını da belirtmeden geçemeyeceğim:
"Daha önce bir idam emri bizi ayıramamıştı. Bunun üstesinden gelmemiz mümkün. Birlikte olacağız,"
"Bu bir emir mi?"
"Bir yemin."
Kitabın sonuna ilişkin yorumuma gelirsek yazar bize insaflı davranmış, sonraki kitabı almamız için vicdanımıza bir baskı yapsa bile ikinci kitaba ulaşmadan hayatta kalma süresini yaklaşık bir haftaya çıkarmış. :D

Ana karakter olan Yelena'nın hafif soğukluğu, duygularını bir ölçüde yitirilmişliği çok iyi yansıtılmıştı bence. Yazarın birinci ağızdan yazmasına rağmen betimlemeleri mükemmel yapması ise apayrı bir konu. Okurken hiç sıkılmayacağınızı iddia edebilirim. -umarım yanılmıyorumdur.-
Kitaba yönelik puanıma gelecek olursak, 10 puan üzerinden 9.7 verdiğimi söyleyebilirim. -Evet, aşık oldum-

Not: Umarım anlatımımdan keyif almış ve kitabı biraz olsun tanımışsınızdır.